ABDİ KÖYÜ//KOZAKLI
ANA SAYFA
YENİİİ 2019 FOTOĞRAF
ABDİ KÖYÜ TARİHÇESİ
HERİKLİ TÜRKMENLERİ
ABDİ KÖYÜ FOTO (2-3)
ABDİ KÖYÜ FOTO (4)
KÖYDE İLKBAHAR 2011
2016 YILI FOTO
ÇEVREMİZİ TEMİZ TUTALIM:
MAHİR BAYTOK ÖĞRETMENİN ALBÜMÜ
VİDEOLAR (2016)
GALERİ
AĞITLAR(1)
FOTOĞRAFLAR ALBÜMÜ
AĞITLAR (2)
Sayaç
HALK OZANLARIMIZ
MEZARLARIMIZ(1)
MEZARLARIMIZ(2)
MEZARLARIMIZ(3)
admin mesaji
=> KÖYÜMÜZDEN HABERLER=>
SÖZ,NİŞAN VE DÜĞÜN ALBÜMLERİ
UNUTTUKLARIMIZ
İZLE
ESKİ KÖY VE İNLER=>
FAYDALI BİLGİLER
KÖY ODALARI
YENİ HABERLER=>
VEFAT EDENLER ALBÜMÜ=>
OYUNLARIMIZ
YAZALIM
Kültür mirası
TABİAT SLAYTLAR
KADİR ARSLAN'IN ANISINA
ASLAN TERAZİ'NİN ANISINA
MAHMUT ARSLAN'IN ANISINA
YAŞAR ŞAFAK'IN ANISINA
KÜTÜPHANE
DENEME ÇALIŞMALARI
Yeni sayfanın başlığı
yeni sayfa



KÖYÜMÜZDEN HABERLER=>
ABDİ KÖYÜNDEN HABERLER
Enerjinizi kullanmayı öğrenin
bilinmiyor tarih 24.11.2008, 19:54 (UTC)
 Enerjinizi kullanmayı öğrenin
Trafik kazasından korkan insanlar hep kazaya uğrarlar. Siz korkuyla yola çıkar
ve bunu beyninizde kurgulayıp etrafa negatif enerji yayarsanız şoföre mutlaka
kaza yaptırırsınız. Arabayı siz kullanıyor ve böyle korkularınız varsa sakın
araba kullanmayın…
Çocuğuna aşırı korumalı ana ve babaların çocuklarına hep birşeyler olur, biri
bir taş atsa bile gelir sizin çocuğunuzun kafasını bulur. Bu tıpkı yumurta mı
tavuktan çıkar yoksa tavuk mu'yu andırmıyor mu?
Öyle mutsuz toplum olduk ki birbirimize günaydın diyemiyoruz, biraraya gelince
hep olumsuz olaylar konuşuyoruz, biri bize 'nasılsın ?' dese 'iyiyim' demeye
korkar olduk. işler nasıl deseler, derhal şikayet ediyor; herşeyin kötü ve daha
da kötüye gittiğini söylüyoruz, hep para olmadığından yakınıyor, hastalıklardan
ve ölümlerden bahsediyoruz.
Yani dostlarla sohbetin de güzelliği, keyfi kalmadı. Aynen devam edin, neyi YOK
diyorsanız, onu YOK etmeye devam edin, screkli şikayet edip etrafa olumsuz ve
zavallı görünerek herşeyin bereketini kaçırın, ayrıca bu kadar mızırdanmayla
sonunda dostlarınızı da kaybettiğinizi gec de olsa farkedeceksiniz.
Hep hastayım diyen insanlar mutlaka hasta olurlar. Beyin şartlanmaya görsün;
hangi hastalıktan korkup, çağırıyorsanız size onu getirir. Sürekli olarak 'param
yok' deyen insanlar, para bereketini öyle kaçırırlar ki bir gün gelir birde bakarlar
gerçekten paraları bitmiş ama bu bitiş hesapta olmayan zorunlu harcamalar da
olabilir, sağlığa harcanması gereken miktarlar da olabilir.
Öyle bir toplum olduk ki kişileri yargılamaktan sevmeye zaman bulamıyoruz.
Oysa her yaşta sevgiye ihtiyacımız var. Sevgi sunulmazsa sevgi değildir. Neyi
severseniz sevin ama içinizde yoğun sevgi duyguları olsun. Birisine sevginizi
söylediğinizde, hareketlerle bunu pekiştirdiğinizde ona öyle güzel bir enerji
yollarsınız ki, onun mutluluğunun enerji olarak size geri dönüşünden aldığınız
pozitifi başka hiçbirşeyde bulamazsınız.
Yeni bebeği olmuş bir anne eğer sıkıntıları varsa veya olumsuz bir kişiliğe
sahipse lütfen en olumlu olduğunda bebeğini kucağına alıp onu çıplak tenine
deydirsin. Eğer bebeklerinizin huzurlu ve sağlıklı olmasını istiyorsanız; bunu
yapın, onu sakin, kavgasız gürültüsüz ve pozitif bir ortamda büyütmeye çalışın;
kızgınken, sinirliyken kucağınıza almamaya dikkat edin ve ona sınırsız sevginizi
gösterin. Öpün koklayın ve bilin ki bu günler çok çabuk geçecek ve bilin ki
bebekler çok çabuk büyüyorlar.
Allah verilen nimete şükretmesini, sevmesini bilmeyenlerden bu nimetleri ve
sevgiyi bir zaman sonra geri almaya başlar. Çevrenize bakın, pek çok örneğini
göreceksiniz. Gelin bundan sonra 'Nasılsın' diyenlere 'Çok iyiyim çok şükür'
demekle işe başlayın…
Bazı anne-babalar çocuklarını çok sevdikleri halde bunu ifade edemezler.
Neden? Ne zaman göstereceksiniz sevginizi? Tanrı'nın verdiği bu armağana
sevgiyi en güzel şekilde göstermemiz, Tanrı'ya bir şükür ve bir teşekkür değil
mi?
Beyin öyle bir güçtür ki; insan isterse beyin gücüyle kendini öldürebilir, felç
edebilir, kanserini de yenebilir. Yeter ki beynini buna şartlandırabilsin.
Beyinde 13 milyar civarında sinir hücresi var. Her hücre yaklaşık 7.3 kilovolt
enerji açığa çıkarıyor. Pratikte mümkün değilse de teorik olarak beyin sinir
hücrelerinin aynı anda enerjilerini saldığını varsayalım, yaklaşık 350 milyon
kilovoltluk bir enerji açığa çıkar ki bu da büyük bir metropolün tüm elektrik
ihtiyacını karşılayacak güç demektir.
Beyninizi olumlu şeylere kanalize edin. Bazı insanlar vardır, hep 'yaşasam
1-2 sene daha yaşarım' diyerek sık sık bunu tekrar ederler ve kendilerine
adeta bir ölüm zamanı belirlerler. Ben bu laftan çok korkarım. Bunu inanarak
söylerlerse beyinlerini öyle bir şartlar, öyle bir kurgularlar ki gerçekten dedikleri
zamanda ölürler. Bu yüzden kaç yaşında olursanız olun, hep bir hedefiniz ve
hayalleriniz olsun ki uzun yaşayabilesiniz.
İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış. Ne doğru bir laf değil mi? Dünün tekrarı
yok, aynı rüya gibi. Yarın iyi şeyler de olabilir kötü de. Ama şu anımı biliyorum,
ayağım kırık. Bunları yazarken eşim yanımda, çocuklarım sağ. Ben dünyanın en
mutlu kadınıyım ve bu anı keyifli ve en pozitif şekilde değerlendiririm. Bilmediğim
bir geleceği düşünerek bu anımı zehir edemem. Siz de böyle yapın…
Biz ani stresleri çok severiz. Çünkü ani streste vücutta Adrenokortikotrop hormon
(ACTH) artar ve hafıza, algılama, enerji süper olur. Yani bu hormon strese karşı
vücudun bir sigortasıdır. Bu stresi kısır döngüye çevirerek sürekli beyninizde
kurarsanız, hep bunu düşünürseniz, gelen olumlu şeylerin hepsi geri gider. Yani
unutkanlıklar, enerji kayıpları, isteksizlikler, migren, mide-bağırsak şikayetleri,
uykusuzluklar, beyin tümörleri, tansiyonda iniş-çıkış, vücudun muhtelif yerlerinde
uyuşmalar, mutsuzluk hatta depresyon, kalple ilgili şikayetler. Ve kansere zemin
hazırlamış olursunuz. Bütün bunları kendinize niye reva göreceksiniz ki? Akıllı,
kontrollü ve olumlu olmak yeterli.
Eğer büyük bir strese girdiyseniz kendinize hobiler bulun, kafanızı dağıtın başka
işlere kanalize olun ki stres yaratan faktörün etkisi azalsın. Sevdiğiniz, sizi mutlu
eden şeylerle uğraşın.. Bunları da yapamıyorsanız dua edin, duanın mistik etkisi
onun pozitiflenmesini sağlar. Ben evde yemek yaparken bile hep dua ederim;
'yiyen şifa bulsun, mutlu olsun, sofra bereket artsın' diye.
***********************

'İnsan kendini sadece insanda tanır'

'Dil tencere kapağına benzer. Kıpırdayıp kokusu duyuldumu ne pişiyor anlarsın'

Mevlana



















 

Sayın Can Dündar
Çetin TAŞ 31 Ekim 2008 tarih 05.11.2008, 18:47 (UTC)
  Subject: Sayın Can Dündar Mustafa isimli filminizi izleyeli henüz
yarım saat oldu.

Sayın Can Dündar Mustafa isimli filminizi izleyeli henüz yarım saat
oldu. Eve geldim ve aklımdakileri sıcağı sıcağına yazmak istedim. Film
belgesel filmciliğine iyi bir örnek olmuş. Mehmet Ali Birand ekolünün
başarılı bir örneği olmuş. Bu işi size M.Ali Birand,ona da yabancı
dostları çok iyi öğretmiş. Ama hayatını anlattığınız kişi ATATÜRK
olunca bu kadar büyük bir insanın hayatını dengeli bir şekilde
yansıtamamışsınız. Örneğin çocukluğu birkaç dakika değil de daha uzun
anlatılabilirdi. Ya da hastalığı, ölümünden sonrası daha ayrıntılı
anlatılabilirdi. Halkının ona duyduğu sevginin görüntüleri uzunca
gösterilebilirdi. Ama bunun bilinçli bir şekilde yapılmadığından yani
bilinçli bir şekilde yapmadığınızdan şüphem yok. Açık söylemek
gerekirse böyle bir film yaptığınızı ilk duyduğumda sizin internet
aracılığı ile artık hemen herkesçe bilinen SOROSÇU kimliğiniz pek çok
soru işareti getirdi aklıma. Bu film gerçekten samimi bir şekilde
Atatürk'ü mü anlatacaktı? Atatürk'ün çocukluğundan ölümüne kadar olan
hayatını nasıl anlatacaktı? Özel hayatından bahsedecek miydi? Yaşadığı
zorluklar, sıkıntılar nasıl bir dille izleyiciye sunulacaktı? Ne yazık
ki beni yanıltmadınız sayın Dündar. Film boyunca araya sokulan birkaç
masum gibi görünen cümle ya da can alıcı bir konunun yine çok basit,
üstün körü bir ifade ile geçiştirilmesi, filmin sonunda amacın Atatürk
konusunda uzun zamandır toplumda televizyon,gazete, kitaplar aracılığı
ile yapılan dezenformasyon- yanlış bilgilendirme olduğunu açık bir
şekilde göstermiştir. Atatürk'ün padişah ile Samsun'a gitmeden önceki
görüşmesinde güya Atatürk'e ''memleketi kurtarmak görevi sizde''
gibilerinden bir söz söylediğini söylüyorsunuz filmde. Ama aynı
padişahın Atatürk ve silah arkadaşları için ölüm fetvası verdiğini
söylemiyorsunuz. Şeyhülislamın fetvasından bahsediyorsunuz. Sanki
şeyhülislam padişahtan izinsiz böyle bir şey yapabilirmiş gibi?!
Atatürk'ün NUTUK'ta padişah ile ilgili söylediklerini hiç
anlatmamışsınız. Benim saydığıma göre 4 ya da 5 dakika içinde 4 kez
Atatürk'ün ''muhalefeti yok ettiğini'' söylediniz. Sonra ''devrim yine
kendi çocuklarını yemişti'' dediniz. En yakın silah arkadaşlarını son
anda idamdan kurtardığını ama diğerlerini idama ya da hapis cezalarına
mahkum ettirdiğini söylediniz.Oysa ki kendi silah arkadaşlarına 2 kez
parti kurdurtan, demokrasiye geçilmesi için çaba veren Atatürk'ü
anlatmadınız. Neden? Ya da kendisine karşı girişilen suikast
girişiminin arkasında ne yazık ki işte bu silah arkadaşlarının
olduğunu da söylemediniz. Neden? Atatürk'ü tıpkı ATATÜRK karşıtı
şeriatçı-liberal- Kürtçü-Amerikancı -ABci ittifakın sık sık söylediği
gibi diktatör olarak tanıttınız Türk halkına. Sanki o dönemde
Avrupa'da bütün ülkeler bugünkü anlamda parlamenter demokrasi ile
yönetiliyormuş da Atatürk ''ille de koltuk''demiş izlenimini verdiniz
izleyiciye. Atatürk'ün Sivas,Erzurum, Amasya'daki mücadelelerinden
neredeyse hiç bahsetmediniz. Oysa ki milli mücadelenin anlatılmadığı
bir Atatürk biyografisi, Sivas-Erzurum- Amasya'nın anlatılmadığı bir
milli mücadele eksiktir. Yanlıştır.Tablonun tamamını ortaya çıkartmaz.
Atatürk'ün pek çok konuda söyledikleri, yaptıkları sizin filminizde de
tabu olarak kalmışken 1 Kasım 1937'de TBMM'de yaptığı meşhur, ''Fakat
bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir
tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan
doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz. '' sözlerini,hem de filmin
sonlarına koymanız bana manidar geldi. Bunu yaparak amacınızın
izleyiciye şok etkisi yaşatarak Atatürk ile ilgili önyargılara daha
kolay inanmalarını sağlamak olduğuna inanıyorum. Hepsi neyse de şu
meşhur ''Atatürk eğlenceye, zevke, içkiye düşkündü'' yalanını da öyle
bir vurguladınız ki filmin son yarım saatinde. 10-11 yaşında bir
çocuğun bile izlerken rahatlıkla sorabileceği ''Sanki bunca devrimler
kendiliğinden mi yapılmış, bu ülke kendiliğinden mi kurtulmuş, bu
kadar düşman kendiliğinden mi defolup gitmiş?''soruları havada kalmış.
Oysa ki filmin bu Atatürk'ün şu kadar sigara, bu kadar rakı içtiğini
iddia ettiğiniz kısmında Atatürk'ün aksine içmesi gerektiği kadar
içtiğini ve bu içtiği rakı ile zehirlendiği yönündeki son derece
kuvvetli iddiaları dile getirseydiniz bunca zamandır Atatürk'ü içkici
olarak göstermeye çalışan dezenformasyonun etkilediği bazı insanları
bilgilendirmiş olurdunuz. Hele ki Atatürk'ü kendi sağlığında HEYKEL
ATATÜRKÇÜLÜĞÜ yapmak ile suçlamanız inanılır gibi değildi benim
açımdan? Ya da 12 Eylül faşizminin yaptıklarını bilenler açsından.
Heykel Atatürkçülüğü yani hemen her yere Atatürk heykeli
yerleştirilmesi Atatürk'ün ve Atatürkçülerin değil, aksine Atatürk'ten
ve Atatürkçülük'ten uzaklaşanların başvurduğu yoldur. Netice olarak
başta dediğim gibi ne yazık ki beni şaşırtmadınız. Edebiyatınız
elbette ki kuvvetli ve Türkiye şartlarında da işinizi iyi
yapıyorsunuz. Ama siz de Atatürk ile ilgili olarak yürütülen bu
dezenformasyon kampanyasına bilinçli ya da bilinçsiz (ne yazık ki
bilinçsiz olarak yaptığınıza pek ihtimal vermiyorum) bu film ile devam
ettiniz. Devam ettiniz diyorum çünkü SARI ZEYBEK belgeselinde de aynı
şekilde Atatürk'ün içkisini abartılı olarak anlatmıştınız. Ama suç
sizde değil. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti' nde bugüne kadar kendisine
ATATÜRKÇÜ, KEMALİST diyen aydınlar, bizler, yazarlar, sanatçılar,
siyasetçiler, bizzat kurduğu partisi CHP becerip de bir ATATÜRK filmi
yapamadığımız için sizin gibi insanların yaptığı bu ve buna benzer
çalışmalar hep halkın haklı ilgisini çekecektir ve ne yazık ki hep de
dezenformasyon olarak kullanılacaktı r. Bu yazıyı hemen kaleme alıp
size göndermek istedim çünkü en azından bu satırların yazarının İTÜ
Kimya Mühendisliği mezunu, 34 yaşındaki Çetin Taş'ın, bu film ile
hedeflenenin Türk insanını bilgilendirmek değil aksine Türk insanını
yanlış bilgilendirmek ve hem de Atatürk konusunda yanlış
bilgilendirmek olduğunu anladığımı ve beni kandıramadığınızı bilmenizi
istedim. İyi akşamlar Çetin TAŞ31 Ekim 2008
 

<- Geri  1 ...  6  7  8  9  10  11  12 13 

Devam->


ABDİ KÖYÜ VİDEOLARI(2016)
Bugüne Kadar 232389 ziyaretçi (581207 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol